Yazı yazdığım vakit, cumartesiyi pazara bağlayan geceydi.

Yani o büyük gün henüz gelmemişti.

Ne denli zor bir yazı olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Henüz sabah bile olmamış ve akşama da daha bir asır var.

Herkes heyecanla sonucu bekliyor.

Herkes dediğime bakmayın, hemen hemen tüm dünya!

Sizler bu yazıyı okurken olan olmuş olacak.

İnşallah memleketimiz için en iyisi, en güzeli, en hayırlısı neyse o olmuştur.

Anadolu irfanı Batılıların algısına galip gelmiştir inşallah. Temennimiz bu yönde…

————-

Sonuçlar ne olursa olsun hayat devam edecek elbette eceli gelmeyenler için.

Kâh ağlayarak kâh gülerek devam edecek hayat!

Tarih kendi seyrinde yazılır, yaşanır gider.

Biz, nerede duracağımıza karar veririz.

Verdiğimiz bu karar da bizi ya nitelikli bir insan yapar ya da şahsiyetsiz bir insan yapar.

Biz şahsiyetli insan olmanın ne denli önemli olduğunu bilenlerden olmak zorundayız.

Öteden beri bunun kavgasını veriyoruz.

Hakkın mı, batılın mı yanındayız?

Hakikat bize ne emrediyorsa onun emirlerine kulak veriyor muyuz, vermiyor muyuz, onun derdindeyiz.

İşte bizi biz yapan budur.

Hani son zamanların meşhur sözü var…

”Biz seferden sorumluyuz, zafer Allah’tan!”

İşte tam da bu!

Hak ile batılın mücadelesi hiç bitmeyecek.

Bu seçimin sonucu ne olursa olsun bitmeyecek.

Kıyamete dek sürecek.

En azılı düşmanlar birer birer yok olmuş olsalar bile yenileri gelecek.

Bizlere düşen en önemli görev, düşmanları azaltıp dostları çoğaltmak olacaktır.