Orda Kal

 

Açılıverdi yüzün, hüzün doluydu, gördüm!

Sana uzak geliyordu biliyorum, keşmekeşler, yaşanmamışlıklar… Deli gibi istiyordun yok olmayı, deli gibi arzu doluydu gözlerin. Sözlerinden akan nefret cümleleri seni daha da yaklaştırıyordu kendi benliğine.

 

Pişmanlıklarala geçen ömründe bir kez kucaklamadın sevinci, bir kez olsun seni mutlu edenlere açmadın kapını, araladın ama isterlerse girsinler istedin.

 

Bölük pörçük yaşam kırıntıları cezbetmedi seni, gittiğin yer kadardın, taşıdıgın kadar agırdı yükler ama seni ezdi taşıdıkların.

 

Sözler seni çekmedi içine, kelimelerin içindeki anlamlar sahteydi, sana hissettiremedi seni bilenler sevildiğini.

 

Sevgiye bile inanmadın gün geldi, çocuklar gülümserken güzeldi, yaşıtların gülümserken sahte.

 

Tüm bu sahtelikler seni zamanla kendinden uzaklaştırmaya yeltendi, sen ona da izin vermedin.

 

Elinden tuttuğun kimseleri üşütünce elin, kendi soğukluklarının varmadılar bile farkına.

 

Suçluydun belki herkese göre, belki de suçlu görünmek seni daha da olgunlaştırdı, kendin istedin bilerek.

 

Durulmazken deniz dalgalanmadan, sen hep durgun durdun, sessiz ve ürkütücü bir karanlık vardı yüzünde, ışıkları kapatmış kendi iç dünyanı aydınlatıyordun sadece.

 

Artık bir yerinden tutma zamanı geldi diye çaldım kapını, açtın mı açmadın mı bilinmez.

 

Bir şans verdiğin haketmemişler gibi kendimi sana sığındırmaya çalıştım belki, belki de tek kanatlı melek olan insanların kucaklaşmadan uçamayacağı hissi vardı.

 

Şimdi uçmak vakti değil belki ama kıpırdamalı artık düşüşlerin verdiği acının uzaklaşması.

 

Nerdeysen orda kal,

 

Her ne kadar kalmak istemiyorsan da orda kal,

 

Gözlerini gönder, aydınlatsın dünyamızı…

{fcooment}

 

Facebook yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir