”Körün gözü açıldığında yapacağı ilk şey bastonunu kırmaktır!” cümlesi vefayı anlatmak için kurulmuş fiyakalı bir cümledir.

Herkeste de karşılığı vardır bu cümlenin.

Peki, kör gözü açıldığı zaman ne yapacak? Bastonunu duvara asıp her Allah’ın günü eskiyi mi yâd edecek?

Bastonun iyiliğini unutmamak için onu duvara asması mı gerekiyor?

Bastonunu kırarak ya da atarak her neyse… O karanlık zamanları unutmak istiyor olamaz mı?

Bu sözü ayyuka çıkaran kaç kişi o karanlık yollarda o kör insanla yürüdü?

Hangimiz onun çektiği o sıkıntılı günlerin cefasını hissettik?

”Konu ne kör ne de baston, sen konuyu anlamamışsın hocam.” diyen çıkar mı ki şimdi?

Çıkar, niye çıkmasın.

Konu hem kör, hem baston, hem vefa, hem unutmak…

Allah unutmayı vermeseydi ne olurdu biliyor musunuz?

Canımız dişimizde yaşardık, nefes almakta zorlanır, hiçbir iş yapamaz hâle gelir, dünyadan da hayattan da soğur an be an ölmek için can atardık ve hatta intihar vakalarının ardı arkası kesilmezdi.

Evet, karanlık günleri unutmak için karanlık günlerde bize destek olan eşyaları gözden uzak tutmak zorundayız.

Eşyayı her gördüğümüzde içimiz kan ağlamasın diye.

Çok da dirayetli değiliz insanoğlu olarak, kendimize fazla anlam yüklemeye de gerek yok.

Zayıfız işte! Aciz varlıklarız neticede.

Dünü unutma, zor günlerde sana destek olanları unutma! Eyvallah.

Ama eşyaya da bağımlı kalma!

Karanlığı hatırlatacak nesnelerden uzak durmak gerek kaliteli olmasa da hayıflanmadan bir hayat yaşayabilmek için.

Fiyakalı sözlerin değil, fiyakalı olmasa da bize ışık tutacak sözlerin ardından gitmek o sözleri rehber edinmek gerek.

İnsana vefa ile eşyaya vefa ile kötü günleri hatırlatacak şeyleri göz önünde bulundurmak arasındaki farkı ayırt etmek gerekiyor.

Bırakın insanlar bastonu kırsın, atsın, başkasına versin, unutsun yani karanlık günleri.

Vefa, karanlıkta kalana ışık olmaktır, darda kalana yardım etmek, düşene el uzatmaktır.

Vefa, iyi ve kötü günde senin yanında olmasa bile senin için üzülen, senin için sevinen insanları hayırla yâd etmek, onların aziz hatırasını yaşatmak, onların çoluk çocuğuna kol kanat germektir.

Fiyakalı sözleri insanların kafasına vurmaktan kaçınmak ve onun yerine fiyakalı işler yapabilmek, fiyakalı davranışlar sergilemektir esas olan.

Öyle bir söz söyle ki;

Gözü açılan o bastonu görmeyen birine versin, öyle bir söz söyle ki, sözü söyledikten hemen sonra görmeyen birine baston vermek zorunda hisset kendini ve hemen alıp ver.

Fiyakalı sözler ağrı kesici gibi başının ağrısına geçici çare olabilir ama senin iç huzurunu tesis etmez.

İç huzuru tesis edecek yegâne şeylerden biri de kalkıp görmeyene baston vermektir, gözü açılana laf sokmak değil.

Mustafa SÜS

Facebook yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir