Bizi diri tutacak hasletler nelerdir?

Bir arkadaşla hasbihal ederken konu bizim nerede duracağımıza geldi.

Öyle ya Müslümanız, bir duruşumuz olmalı değil mi?

Aliya İzzetbegoviç ne diyordu?

“Tarihi Allah yazar, biz sadece nerede duracağımıza karar veririz.”

Evet, nerede duracağız?

İdeolojik boyuttan çıkıp bir yol yöntem belirlememiz gerekiyor kendimize.

E zaten benim yolum da belli yöntemim de belli diyebilir miyiz?

Belli ise de yanlış yerdeyiz o zaman, yolumuz da yanlış yöntemimiz de yanlış demek ki.

Ya da ikisinden biri yanlış…

Yanlış ki eziğiz.

Yanlış kı yalnızız.

Yanlış ki kâfirlerden merhamet dileniyoruz.

Yanlış ki devletimizi, hükümetimizi yanlış yapmaya sevk ediyoruz.

Yanlış ki, kendimizden başka herkesten hareket bekliyoruz.

Yanlış ki, eylem adamı olabilmenin gerekliliğinden haberdar değiliz.

Bunlar burada dursun…

Hasbihal ettiğimiz arkadaşa sordum, nerede duralım? Duruşumuz ne olsun?

Konu başörtü meselesine geldi.

Duruşumuz belliydi, zamanında statükoya meydan okurcasına başörtülü arkadaşlarımıza destek verdik.

Okula perukla giren biri olunca içimiz kan ağlıyordu, dedim.

Şimdi şükür o zamanki kötülükler yok, duruşumuz bir şey ifade etmişti…

Evet, ama yetmez ki, başörtüsü serbestisinin yasalara da girmesi lazım, dedi.

Yasalara girmesi için başörtüsü yasağının kaldırılması için imzalar toplayan, sivil itaatsizlik eylemleri yapan sendikaya, diğer sivil toplum kuruluşlarına ve hükümete destek oldun mu? Dedim.

Sustu.

Peki, başörtüsü yasalara nasıl girecek?

Sen başörtüsünü destekleyen biri olarak, başörtüsünü yasalara sokmaya çalışanlara destek vermezsen? deyince sükût bir daha devreye girdi.

Yüz yıldır ülkemizin kalkınması için elini taşın altına koymayanlar, seçimlerde İsrail’e örtülü destek verenlerle düşüp kalkanlar, kendi içlerinde birlik ve beraberliği sağlayamayanlar, tarikat olarak ayrılanlar, cemaat olarak ayrılanlar, hizipleşenler, ayrı parti kuranlar, “Toptan Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın.” deyince sadece kendi iplerinin Allah’ın ipi olduğunu iddia edenler bir duruşu varmış gibi herkese ayar vermeye çalışıyor…

Ha Hıristiysanların günah çıkarması ha bizimkilerin… Farkı ne? Kiliseye gitmemek mi sadece?

İsrail’e güç kullanmalıyız, kınamaktan öte bir şeyler yapmalıyız, İsrail güçten anlar, Müslümanlar dağınık falan…

Bunların hepsi köz olan ciğerin feryadı eyvallah ama…

Yöntem yanlış.

Hilafetin kaldırılışına bin tane kılıf bulan da Müslümanlar dağınık diyor,

Yanında çalıştığı Müslüman kardeşinin yükselmesinden muztarip olan da Müslümanlar dağınık diyor,

Kendi öz kardeşinin başarısını hazmedemeyen de Müslümanalar dağınık diyor.

Söyler misiniz?

Müslümanlar nasıl birlik olacak?

Sen dağınıklık üzerine laf söyleyince mi vahdet sağlanacak yoksa kendinden başlayıp en yakınındaki insanla birlikte hareket edince mi birliktelik sağlanacak?

Ben kafama göre takılayım ama herkes birlik olsun dersen insanlar sana gülerler.

İnsanlardan çok İsrail güler sana, gülüyor da nitekim… Hem de bombaları ile gülüyor! Allah kahretsin!

Mustafa Süs

Facebook yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir