ÇAY’DIM

Karıştırırım hüznümü atıp çayın içine
Meyletmem asilsiz duyguların piçine

Methiyeler dizerim de çayıma her gece
Vefa gösterdiğimi zannederim böylece

 

Gına gelmiş kimine, benim çaya olan sevdam
Çaydan anlamayan bilmez beni, ne gam!

Sabretmeyi öğretir çay, her şeyden önce bana
Çayın anlamını mı sayacağım şimdi densiz ahmağa?

Üşengeçlik diz boyu sarkıtır demliğe poşeti sallama
Allah akıl fikir versin ne diyeyim sana be hey dallama!

Fakiri de zengini de doyurur çay, bilinmez mi kıymeti
İçtikçe büyür huzur içenin içinde, dağ gibidir heybeti

Elalemin salağı kendini vurur rakıya şaraba
Akılları sıra çay içene derlermiş maraba

İçki senin efendin olmuş şeytan da baş tacın
Çay içene laf edeceğine otur da haline acın!

Aşkı da meşki de çayda bulmuşsak biz
En fiyakalı sevdalarınız çöker bize diz

Geçtik sizin teninizden, bozulmuş geninizden
Geğirince anason kokusu gelir sizin genzinizden…

Bulutlu gecelerde yıldız seyrederken biz
Yıldızlı gecelerde birbirinize kusmuk içirirsiniz…!

Yedi ceddimden kalan mirastır çay bana
İçerim her daim yalnızlığımı bana bana!

Kalabalığın hengamesini unutturur, var bu çayda bir sihir
Yalnızlık çaresinin kapısına vurur açılması imkansız mühür…

Ram olurum ben çaya gördüğüm her yerde
Başka kim deva olabilir ki içimdeki bu derde?

Utanılmaz, düşmandan bile istenir var mı ötesi?
Sevilecek insan kılığına sokar onu içen herkesi!

Şaşkın çayını soğuttu tutmaz artık eli kalem
Tutulur dili çaydan uzak kaldığı her dem!

M’S

Facebook yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir