YETİM UMUTLAR (Deneme)


YETİM UMUTLAR
Bana sıradan ölümler getirdin, kendiliğinden gelmiş gibi ölümler, ben de kayıtsız kaldım ölümlere, kaydımı düşmediler daha.
Elimde yetim kalmış umutlarım vardı, yetmedi ömrüm, yetmedim hiçbir şeye…
Senin ölümlerinin sırtını okşuyordu ellerim, yetim kalmış umutlarıyla birlikte, özüne dönüyordu umutlar, kayıtsız, biçare, dirilmemiş umutlar!
Deprem kargaşası gibiydi başımdaki kalabalıkların uğultusu, herkes ölmüş bir ben sabırsızlanıyordum, sabrım tükenmişti, tükenmiştim ben, tükenmişti umut.
Kayda değer bir gidiş yaşamadım diye, kayıtlardan düşmediler beni.
Düştüm ben, kendimi düşürdüm, kendi ayağıma takıp çelmeyi.
Taktığıma bakma efkârlı gidişlere, efkârlandığına bakma çayın buharının, sen bana da bakma hatta bana aynalar bakıyor yeterince, ben bakıyorum zaten kendime.
Bir ağacı kökünden söker gibi tek başıma, köklerimden sıyrılıyorum, damarlarımı avuçlarımın içine alıp söküyorum en kılcalından, parmaklarımın uçlarından.
Hayır, yargılamıyorum seni, kendimi de! Arındım ben, seni de arıttım suçlarından!
Kaç dereden su getirdim, halden hale girdim, hal diliyle, kaç dilden tercüme ettim gidişleri, gidişler anlatmadı, ben anlatamadım sana, kendime anlatamadım, kendimi anlatamadım, soyut sevinçlerim var, hayal meyal mutluluklarım!
Koydum ortaya ne varsa, neyim varsa ortada, dünyayı sersem kendi ayaklarıma, ayaklarım kalır havada, ayaklarım yere basmıyorsa, gidemeyişimin verdiği acının beni göklerde uçurmasındandır.
Bir tünele girer gibi dört açtım gözlerimi, gözbebeklerim büyüdü, büyüdükçe daha az görüyordum ışığı, kısık gözlerle karanlığım artıyordu, tünelin sonunda yetim kalmış bir ışık, umutla el sallıyordu, umut da el sallıyordu, karşılık beklemeden, elim kalkmıyordu sallanmak için, sallanıyor ve sallıyordum bir ağacı kökünden söker gibi kendimi, umutlarımı ve ölümü…
Şanıma yaraşır bir gidiş olsun istiyordum, sustum sonra, şanım mı var? Dedim kendime, kendim!
Olsa olsa kaldırımlar, olmadı diyelim, yağmurlar ya da elimde bir bardak çayla giderim en çoğu!
Dilimde dünden kalma küfürler de eşlik eder bana, git’li şarkılar…
Giderim yalan yok, yetimleşmiş gidişlerim var benim, sessiz ve derinden gidişlerim, kimsenin bir anlam veremediği, anlam verenlerin de yanlış alarm verdiği gidişlerim var.
Gören görmüştür, bilen bilir, tüketim çağında olduğumuzu, her şeyi nasıl da hoyrat tükettiğimizi, umudun dibinde kalmamış bir şey, son yudumunu da çektim ben içerken, giderken!
M’S

Facebook yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir