KEŞKE’

İnsanı en çok bunaltan şeylerin başında gelir, yapmak isteyip de yapamadıkları.

Keşke’ler çoğaldığında, güç yetmediğinde, azim hezimetle sonuçlandığında, oturup ağlamak kalır geriye.

Her türlü tedbiri de alsanız, her yolu da deneseniz, neticede iş olacağına varıyor.

Bazı şeyler için tedbir tabii ki gereklidir, Allah’a tevekkül etmek ardından.

Fakat öyle şeyler vardır ki, ne yaparsanız yapın, olmuyor!

Dağları aşıyorsunuz, yolları gidiyorsunuz, ciltler dolusu kitapları bitiriyorsunuz, sonuç hüsran!

Ayaklarınızın yere basması gerekiyor bu durumda.

Gerçekleri kabullenmek, imkânsızlık karşısında inatçılık etmemeniz gerekiyor.

Son zamanlarda Şems Hazretlerinin söylediği bir cümle dolaşıyor ortalıkta, epey bir ilgi odağı olacağa benzeyen söz:

“Olduğu kadar; olmadığı kader.”

Hayatın kollarına bırakmak mı lazım kendimizi, yoksa bazı kişisel gelişimcilerin dediği gibi, kaderi değiştirme gücümüzü mü denemek lazım?

Nehir güçlü akıyorsa, biz insan aklımızla onun yönünü değiştiremeyiz deyip, akışına mı bırakmak lazım olayları?

Kafamızda yığınlarca soru.

Bir derenin yönünü değiştirmeye gücümüz yetmezken, nehirlere kafa tutmanın ne anlamı var?

Yaşadığım ilginç bir anekdotu aktarmak istiyorum:

“Arkadaşım arabasına park sensörü taktırmış, acemiliğine teknik destek almak için.

Sensörü taktırdığı günün ertesinde, artık arabanın tamponu bayram edecek düşüncesiyle neşelenirken, kırmızı ışıkta duran arabaya, arkadan gelip bindirmişler.

Ne tampon kalmış, ne de yeni takılan park sensörü!

Arabaya vuran kişi ile karşılaşınca, adam tam özür dileyecekken, bizimkisi; özür falan dileme demiş, hayatın sırrını bulmuş gibi sevinerek. Bu işler tedbir almakla olmuyor.”

Sen sorunların üstesinden gelmek için, her yolu deniyorsun, altından girip, üstünden çıkıyorsun, parası batsın diyerek tüm önlemleri aldığını düşünüyorsun…

Netice yine hüsran!

Keşke’lerine ah mı etmeli insan, yoksa iyi ki mi demeli?

Yenilgiler mi bizi yükselten, yoksa galibiyetlerimiz mi?

Ve kaç tane mutlu insan var etrafınızda keşke’leri az olan?

Hayat bize keşke dememeyi öğretir mi? Keşke’lerimizle mutlu olmayı ya da?

Hayatın akışına bırakırsak kendimizi, değiştirmeye gücümüzün yetmediği şeyleri değiştirmek için cırmalamazsak, biz de kendi küçücük dünyamızda mutlu olmayı başarabilir miyiz acaba?

Sıkça söyleyip de içimize işlemeyen bir söz daha var, o söze mi kulak vermeliyiz ya da?

“Su akar; yatağını bulur!”

 mustafasus@hotmail.com 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir