KİTAP ALTINA BİR DENEME


KİTAP ALTINA BİR DENEME
Kitap okumamaktan utandığımız için satın aldığımız kitaplar popüler kitaplar olunca ya aşk acısı çekiyoruz daha fazla,
Ya da sadece kendi duygularımızı önemsiyoruz.
Toplumsal olayları, siyaseti, tarihi irdeleme işini de sosyal medyada ve televizyonda halledince, asıl okunması gereken,
Doğu, batı klasiklerini, kendi klasiklerimizi ıskalıyoruz!
Sahi şu anki okuduğunuz popüler kitaplardan kaçı iz bırakacak yarına?
Ölmeden önce mutlaka okunmaması gereken ne kadar kitap varsa çok satanlar listesinde 1 numara!
Kitap mağazalarından nefret ettirdiler!
Bir de şu ideolojik saplantılı olanlar var, illâ okuduğu kitap kendi fikrini methedecek! Serbest bıraksan beynini de başka fikirleri de öğrensen…
Ha henüz kendi fikrimi özümseyemedim rüzgârın önündeki yaprak gibi savrulup giderim diyorsan o başka!
Önce ana yemeği yemek lâzım.
Peki kitap seçimi konusunda yanılıyor musun?
O zaman basit bir ip ucu sana. Çıkar çıkmaz popüler olan hiçbir kitabı alma! Yanılma payın yüzde bir. O kadar pay Kadı oğlunda da olur!
Ya biz kitap okumuyoruz zaten, sen ne saçmalıyorsun diyorsan sana da eyvallah zaten.
Şimdi dere geçerken akıl verecek halim yok kitap okumayanlara! Zaten kitap okumaya üşenen insanların rahatlığını, mutluluğunu oldum olası kıskanırım. Küçük şeylerden mutlu olurlar. Sabah günaydın mesajı, gece iyi geceler mesajı onları mutlu eder meselâ! Mesele yoktur onlar için başka.
Bir de pahalı kıyafetler veya lüks yerlerde yedikleri yemekler falan…
Laf sokmuyorum, gerçekten kıskanıyorum o türleri.
Hele şu belgesel izleyicileri veya bilim kurgu hayranları.
Başına bir iş gelince eli ayağına dolaşan, kriz yönetiminde elinden bi’şey gelmeyen, insanî ilişkiler yönünden kimseye güvenmeyi bilmeyen, karşılaştığı herkese önyargı ile bakan üstelik niye öyle yaptığının farkında da olmayan tiplerin, uzayda yaşayan canlılara merak salması, hayvanların hayatını incelemeye alması, beni hep güldürmüştür!
Gizli tarikatlara kafa yoran, şifreli işlerle ilgilenen, kahin peşine düşen, falcı karılarının yazdığı kitapları elinden düşürmeyen tipler de var… Ne bileyim, ‘insan bazen hayret etmeli’ hakkımı kullanıyorum.
Kitap denilince akla özellikle şiir de geliyor. Şiir kitaplarını okuyanlara bayılırım meselâ. Özellikle aşk şiiri okuyanlara…
Adam resmen kalemimin kıvraklığını, kafasındaki kelime hazinesini birkaç güzel kadın tavlamak için yazmış, bizimkiler de neredeyse uçarak koşuyor o kitapların üstüne!
Şiir, peşinden toplumu sürüklemezse, nesli dönüştürmezse kuru lakırtıdan öteye gidebilir mi?
Divan Edebiyatını açıp okumamış, oradaki Kasideleri kulaktan dolma duymuş, onları da sevgiliye laf sokmak için okuyan insanlardan ne bekleyebilirsiniz ki?
Devrik cümlelerle içi boş çuval misali sosyal medyada yazılan kafiyesiz, ölçüsüz, kifayetsiz kelime yığınına şiir diye sarılan insanlar var.
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmem de,
Fuzuli, Nedim, Bakî, Yahya Kemal, Necibim Fazılım, Mehmet Akif, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Akif İnan, Turgut Uyar, Atilla İlhan, Orhan Veli gibi yazarlar şair ise, şimdiki yazarlara şair demek size de saçma gelmiyor mu?
Hasılı,
Çok kitap okuyup az anlıyoruz. Keşke az kitap okuyup çok anlıyor olsak.
Kim kime ne demiş, maç kaç kaç bitmiş, şu şahıs şu koltuğa oturacakmış, onun şununla arası iyiymiş ya da kötüymüş gibi dedikoduları yapmasak iyi ama yapıyoruz, yapıyoruz da, bunların bize kazandırdığı herhangi bir şey olmadığını bile bile inadına yapıyoruz sanki.
Ev gezmelerinde kaç aile var televizyon izlemeden sohbet eden veya kitap okumak için ev gezmesine giden?
Saçmalama arkadaşa kitap okumaya mı gideceğiz?
Televizyona gidiyorsun ama!
Kaç eğitimci var akşamları kitap okuma seansı düzenleyen, gruplar halinde?
Dinî sohbetleri saymıyorum o tür sohbetlere gidip de dedikodudan vazgeçen kimseyi görmediğim günden beri itici gelmiştir bana hep dinî sohbetler.
Onca yıl okul okuyup bir çobanın bilgeliğine bile erişemeyen bizleri hangi kitap yazar ki?
Birilerinin peşinden koşarak bir yerlere gelmeye çalışana kadar, sağlam kitaplar okuyarak birileri bizim peşimizden koşsa ya bir yerlere getirmek için…
İkincisi daha onurlu değil mi?
Bilinçli kitap okumak, kaç yaşında olursan ol zekayı güçlendirir, dedikleri halde sen oturup dizi seyrediyor veya çekirdek çitleyerek dedikodu yapıyorsan, kusura bakma mutlu olursun ama, senin adına kararı hep başkaları verir!
Ha bir de, okuduğu o kadar kitap varken seksen dört yaşına gelse bile hâlâ kendini ön plana çıkarmaya çalışan şahısların elinde kitap görünce, alıp yırtasım geliyor o kitabı!
Kendini ön plana çıkarmak için kitap okumaya gerek yok ki cancağızım!
O kitap yeni bir şeyler söylemiyorsa ve kendini ön plana çıkarma huyundan seni alıkoymuyorsa o kitabı okumamak lâzım!
Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi bilir sorusuyla büyüyen bizim nesile şimdi bir soru sorma zamanı!
Okudun, gezdin, biliyorsun! Kime ne faydan oldu?
M’S
23.46
24 Eylül ’16

Facebook yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir