HOŞ GELDİN CİĞERİM (Öykü)


HOŞ GELDİN CİĞERİM (Öykü)

Hiç unutmam seneee? Geçenlerde bir arkadaşımızla karşılaştım.

Anılarını anlatırdı bize, bazen gülerdik, bazen hüzünlendirdik, bazen de sevinirdik.

Bu sefer öyle bir anısını anlattı ki yukarıda saydıklarımdan hiçbirini yaşayamadım. Ne yaşadığımı da bilemedim.

Bahtına şiirler yazılıp, türküler yakılacak bir arkadaşımız…

Evliliklerden, erken biten evliliklerden, mutluymuş gibi görünen evliliklerden, evliymiş gibi görünen çiftlerden falan söz ediyorlardı birkaç arkadaşla… Ben çayın suyunu kaynatma, çay demleme, demlediğim çayı içme derdindeyken…

Kalemi arkadaşımıza uzatalım da o yazsın:

“Bir komşum var, sürekli kocasından şikâyet ediyordu, oldukça cimri olduğundan dem vuruyordu.

Hatta öyle ki, evden çıkarken kahvaltılıkları kontrol edermiş. Fazla alettirik yakmasın diye buzdolabının da fişini çeker öyle gidermiş. Televizyonun fişini çekip gider sandım, meğer buzdolabıymış gerçekten de…

Arkadaşımı dinledikçe güleyim mi, ağlayayım mı, ne edeyim bilemedim. Kendi evliliğimi düşündüm, kendi kocamın yapıp ettiklerini düşündüm, ona isyan ettiğim günleri aklıma getirdim, beğenmediğim yönleri film şeridi gibi gözlerimin önüne geldi…

Buzdolabının fişini çekme olayı basit gibi görünen bir olay tamam da, alettirik yakmasın diye buzdolabının fişini çeken bir insanın gözünü kararttıktan sonra daha neler yapabileceğini hayal etmeden kendimi alamadım…

Eve geldim daha akşama vakit vardı, biraz uzanayım dedim.

Sanki kendim dört dörtlük bir eşmişim gibi işi gücü bırakıp,

Komşunun kocasının yapıp ettikleriyle kendi kocamın davranışlarını kıyasladım.

Tamam, benimkinin de zor yanları, çekilmez tarafları var kabul ediyorum ama buzdolabının fişini çekmek, kahvaltılıkları kontrol edip çıkmak da ne demek? Allah’a şükür hiç birini yaşamadım onların derken uyuyakalmışım.

Kısa zamanda çok fena rüyalar gördüm, korkarak uyandım… Normalde eşim işten gelince hiç oralı olmam, gelir üstünü değişir yemek hazırsa yeriz değilse hazırlamama yardım eder birlikte hazırlar yeriz…

Akşam oldu, kapı çaldı, gelen kocamdı, kapıyı açtım ve eşime ilk defa:

“Hoş geldin, ciğerim!” dedim…

Adam birkaç gün kendine gelemedi sürekli sebebini sordu ama demedim şımarmasın diye…”

Evet, bu hikâyeye ben hala gülüyorum ama bildiğiniz türden değil…

Kıymet bilmek için;

İlla bir kıyas mı lazım?

İlla bir imtihan mı lazım?

İlla bir yokluk mu lazım?

İlla bir rol model mi lazım?

Elimizdeki nimete şükretmezsek verilenlerin de alındığına şahit olmadık mı hiç etrafımızda?

M’S

 

 

 

Facebook yorumları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir