Canım ülkemde büyük bir felaket yaşandı. Felaketin ardından hemen bir kenetlenme, müthiş bir birliktelik oluştu. Kırk beş bin civarında insan vefat etti, on binlerce bina yıkıldı. Büyükten küçüğe herkes yaraları
Diriliş Postası
Sel felaketi olur devlet ortalıkta olmaz, felaketzedelerin yaralarını hep başkaları sarar. Evleri başkaları yapar, selden zarar görenlere başkaları yardım eder. Van depremi oldu, İzmir depremi oldu, devleti ortalıkta gördünüz mü?
“Tamam, inşaatı yapan müteahhitler suçlu da bunlara izin verenlerin hiç mi suçu yok, onlara neden dokunulmuyor?” Son günlerin en can alıcı en haklı sorusu buydu. Bu soruyu soran vatandaş veya
15 Temmuz’da Türklerin konuşmalarını dinliyorum, diyor Avrupalı bir gazeteci… Eve yemeğe giden biri diğerine, “Bir sorun olursa hemen ara” diyor… Türklerin sorun dedikleri şey ise “bomba” diyor. Şimdi de Almanya
Eğitim sorunlarını konuştuğumuz, yazdığımız zaman nitelikli bir iş yapmış olmanın verdiği iç huzuruyla yaşayıp yeni günah çıkarmaların yollarını arıyoruz. Eğitimi
Sendika, üyesini düşünüyor. Siyasetçi seçmenini düşünüyor. Ebeveynler çocuğunun kazanacağı okulu düşünüyor. Öğretmenler öğrencisinin yapacağı neti düşünüyor. Bir kısım okul yöneticisi
Bize öteden beri öğretilen şeylerin başında “çalışan kazanır” ilkesi gelir. Çalışan gerçekten kazanır mı? Hani belki karnını doyurabilir, daha iyi
Bizim kültürümüzde aile çok önemli hatta en önemli kurumdur. Topluma şekil veren ailedir. Topluma yönetici, rehber, işçi, memur, sanatkâr yetiştiren;
Düşünürlerin her toplumda önemli bir yeri vardır. Düşünürler, toplumun önünü, yöneticilerin ufkunu açan nadide insanlardır. Bizim kültürümüzde düşünürlere, fikir adamlarına,
Kaygısı, kavgası, derdi, mefkûresi olan insanlar var etrafımızda. Parmakla gösterilecek kadar az bunlar. Bu insanların en önemli özelliği; hiçbir zaman