RUTİNİNE SAHİP ÇIK (Hikâye)


RUTİNİNE SAHİP ÇIK (Hikâye)

Hiç unutmam geçenlerde güzel bir yazı okumuştum.

Yazıda diyor ki özet olarak:

“Aman rutine sahip çıkın, rutin oldukça önemlidir.”

Uzaktan veya yakından bakınca “rutin” bir uyarı gibi gelse de aslında olağanüstü bir uyarıdır.

Olağanüstü, çünkü rutine sahip çıkma olayının, nereden bakarsanız bakın, içinde barındırdığı bir hengâme var.

Şöyle bakalım olaya…

Sabah kalkıyorsun, ailenle kahvaltını yapıyor, işe gidiyorsun, işler bazen yoğun bazen sakin geçiyor akşam olunca evine dönüyorsun. Bazen arkadaşlarınla buluşuyor bazen dağlara gidiyor bazen çarşıda işlerine bakıyorsun falan.

Bu rutin bir hayat ve ne kadar da sıkıcı öyle değil mi?

Değil tabi.

Normal yaşamın hareketli halini ele alalım şimdi:

Sabah kalktın sular kesik, abdest alacaksın, duş alacaksın, yüzünü yıkayacaksın evde su yok…

Dur daha bitmedi.

Arabaya bindin araba çalışmıyor.

Veya işe giderken kaza yaptın…

Tam iş yerine vardın bir yakının ölüm haberini duydun.

Devam edelim örneklere.

Kalbin sıkışmaya başladı acile kaldırdılar.

Hiç beklemediğin bir yere biraz kabarık miktarda borcun çıktı.

Telefonuna aylar öncesi yediğin trafik cezası mesajı geldi.

İmsak vaktine beş dakika kala ocağın üstündeki çayı demlemediğin gerçeğiyle yüzleştin.

Marketten büyük bir alışveriş yaptın cüzdanın kaybolduğunu anladın kasada hesap ödemeye çalışırken.

Büyük bir sarsıntı meydana geldi ve kendi öz evine giremiyorsun.

Evde boru patlamış herkesin çocuğu doktor olmaya çalıştığı için tesisatçı bulamıyorsun.

Tıraş olurken yanlışlıkla bıyığının bir kısmını kestin sonra tamamını kesmek zorunda kaldın veya sakal tıraşı olurken alettirikli tıraş makinesinin şarjı bitti ve yarım sakalla evde kalakaldın acil gitmen gereken yere gidemiyorsun.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Rutinin önemini anlatmak için bunca örneğe gerek yoktu aslında…

Hiç unutmam bundan birkaç ay önce bir arkadaşla çay ocağında çay alırken sohbet ediyoruz.

Nasıl gidiyor işler güçler diye sorunca birbirimize…

Ben “oldukça yoğun” cevabını verdim. O arkadaş da “rutin” dedi.

Ben de okuduğum o cümleden mülhem arkadaşa dedim ki…

Rutin çok kıymetli rutine sahip çık!

”Sonra rutini bile arayacak duruma düşersin” cümlesini eklemedim dua yerine geçmesin diye.

Arkadaş da bana, “olur mu hocam ya hareketlilik çok güzel rutin sıkıcı” dedi.

Birkaç örnek vermeye çalıştım ama birbirimizi ikna edemeden o rutinine döndü ben de yoğun ve hareketli halime…

Aylar oldu yıllar oldu ben yüzünü görmedim dediği gibi şairin…

İkimiz de bu konuyu tamamen unuttuk. Unutmakla kalmadık zaten birbirimizi çok sık da görmüyorduk.

Gün doğmadan neler doğar bilinmez de dediği gibi şairin…

Çalıştığımız kurumda personel hareketliliği olması gerekiyordu.

Arkadaşımızın biri başka birime geçecek yerine başka bir arkadaşımız gelecekti.

Değişiklik oldu yazışmalar yapıldı becayiş tamamlandı.

Bizim birime gelen arkadaşımız durumdan pek hoşnut değildi.

Düşünsenize…

Önceki çalıştığı birimde oldukça sakin bir çalışma ortamı vardı. Bizim ortam fırtınalı deniz!

Ne denizi bazen okyanus.

Arkadaşımıza bizim ortamı anlatıyor anlatırken de tedirgin tavırlarla fazla korkutmamaya çalışıyorum.

Arkadaşımız ne anlatırsam anlatayım ikna olmuyor ben daha sakin bir çalışma ortamı bekliyordum diye ısrar ediyor…

Bildiniz değil mi kimden söz ettiğimi?

Bak dedim, birkaç ay önce ben “rutin iyidir” dedikçe “yok hocam ya hareketli hayat daha cazip” diyen bir arkadaş vardı çay ocağında çay alırken, o arkadaşı hatırlıyor musun?

Offf hocam ya, nasıl hatırlamam o kişi tam olarak bendim, dedi.

Nasıl bir mesaj göndermişim, nasıl bir dua etmişim aman Allah’ım… diyerek hayıflanmaya başladı.

Gülüştük epey. Gülmekle kalmadık, durumdan vazife çıkardık.

Sadece vazife de çıkarmadık hareketli yaşama hoş geldin çayı içtik ardından.

M’S

22.05.2025

02.10


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir