TOPRAĞA DÜŞEN EYLÜL


TOPRAĞA DÜŞEN EYLÜL
Kimi kimsesi yoktu Eylül’ün
Kabir azabına denk bir yaşam sürüyor
Kıvranıyordu pençesinde ölümün.
Gözlerinin içine bakmayı ak’ledenler
Huzura gark oluyordu, bilinmez!
Gök gürleyince ölüyordu en çok
Yer yarılmasın da ne yapsındı?
Nisan çiçekleriyle birlikte bir heyetle
Gelip kabrinin başında duruyor
Dudaklarıyla bir şeyler mırıldanıyordu
Eylül kaldırsa başını Nisan girecekti toprağa
Sanki kendine okuyordu rahmeti
Çiçekler dünden razı
Dün’den razıydı Eylül!
Dün gibi ortada kaldı şimdi
Ortadan ikiye ayrılan mevsim
Soluk, esmer bir ayaz başladı yüzünde
Önceden düşmüştü gözden
Sonradan düşülürdü genelde!
Firakla başladı birlikteliği
Eylül’le Nisan’ın.
Vuslatla atılan ayrılık tohumları
Çürüttü köklerini devasa ağacın
Yüzü teşhis edilemeyen yağmurların
Selgin sularından biriktirdi hüznü ve hazanı
Hangi mevsime ürkek ki ceylanlar
Ve hangi bahara atıyor zemherinin kalbi?
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir