ÇUKUR (Deneme)
Eksik yanımızı tamamlamaya yeltenen her kimse
Düştü gözlerimizden…
Cesaretine hayran kaldığımız da doğru!
Yıldırım düşmesi sonucu bağrımızda açılan çukuru
Hangi dağ kapatabilirdi ki?
Kendinden verse kendisi eksik kalacak, kendini verse çukur dolup taşacak.
Haddini bilmeyen insanların gözlerinden denize düşen damlalar denizi taşırmaya yetecekti. Bunu kendileri dahil kimse bilmiyordu.
Yıldırımı çeken bağrımızın o devasa çukurlarında ot bile yeşermeyecekken, o çukura, gözden yuvarlanarak düşmeye diş bileyen insanların kaygısına hayran kalmaya mecalimizin olmadığı bir dönemden geçiyoruz şimdi. Geçmişte de şahit olduk buna, iliklerimize kadar hissettik.
Beş duyu organımız yıldırım sonrası yitirmiş tüm yetisini. Ardımızdan koşanların arkasında kalınca öğrendik bunu. İyi de olmadı diyebilmek için çok geç. Tüm yolculuklara erken çıktık yalanı parlatılmayı hak etmiyor.
Masal okumayı maval okumaya tercih ettiğimiz günden beri yanılıyoruz. Her şiirimiz bir öncekini tekzip etmiyorsa kalbimiz bizi yeterince denetlemiyor, iyi ki!
Bağrımızda oluşan büyük boşluğa yuvarlanıyor, yuvalanıyoruz kimliğimizi kendimizden gizleyerek.
Kirletilmek için, içine kendisini kirletecek insanları çeken şehrin ayaklarının altında dolaşarak, açılan insansız çukurların izan’sız betimlemelerini kimseye yük edecek değiliz.
Kendimiz ne zaman çalsak illâ ki oynayan da kendimiz olacaktık, olmalıydık, olduk da!
Gözden düşmeyi göze alan ama neyi göze aldığının farkında olmayan insanların, herhangi bir oyun havası çalınmadan oynamaya kalkmış olmalarını bir yere kadar da olsa anlamayacaktık.
Gördüğümüzü sandığımız düşü kimsenin hayra yormasını, düş gördüğümüzde hayra yoranların yanılgısından mülhem istemedik!
Yatacak yerimiz vardı, ölene dek!
Ölümün sancısını hissetmiş olsaydık, belki ölümden sonra da olurdu yatacak yerimiz.
Saygıda kusur etmediğimiz Azrail, önünde eğildiğimiz ölüm ve taştan döşekler bir mecburiyetin dayatmasıydı.
Bağrımıza açılan çukur hangi kusurumuzun derinlerimize vurduğu kazma bilemedik!
İçimize düşen yıldırıma bile karşı koyamazken afilli ve pıtrak cümlelerle ölüme meydan okuduğumuzu, okuduğumuzu anlayana kadar iddia ettik.
Eksik yanımızı doldurmaya yeltenenler de ölüm kadar cesurdu!
Ölümün bilgeliğine inat bi’haberdi cahilliğinden, cahil cesaretinden…
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir