VERDİKLERİN KADARSIN GÖNÜLLERDE (Deneme)


VERDİKLERİN KADARSIN GÖNÜLLERDE (Deneme)
Yıkmaktan korkma köhnemiş yapıları, köhnemiş, içi boşaltılmış dostlukları, korkma yakmaktan kurumuş dalları. Ekme bitmeyecek yere, boşa akıtma yaşları, yaşlar yeşertmiyorsa ruhunda dirilişler.
Yak, yık ama ezilme altında. Kendini ele ver, ellere ver de ellerde kalma, yabandır eller, yabancılaşırsın ellerde kendi kendine.
Öykündüğün kadar başkalarına, uzaklaşırsın kendinden, kendinden uzaklaşma, sahip çık özüne, kimliğine, kimliksiz olma.
Verilmiş bir sadakam varmış diyerek yaşa hayatı, hayat verdiklerinle dönsün sana geri. Alma, hiç alan olma, alan razıdır, veren razı olmaz sonunda.
Bazen har vurup harman savur, dağıt ne varsa elinde avucunda. Savurgan desinler, iş bilmez, yol yordam bilmez desinler. Dağıt sadece dağıt. Toplayabildiklerin kadarsın. Toplayabildiklerindir senin olan. Dağıttıklarınla birlikte gidenler hiç senin olmamıştır zaten.
Herkese yakın dur, sana yakın olanları ayırt ederek. Herkes seni dost bilsin, en ücra köşesine kadar girdiğini sanıp da sömürsünler seni. Hiç gocunma, vurdukça vursunlar, rüzgârın önündeki yaprak gibi değilsen, sağlamsa omurgaların, yel ne koparır ki kayadan.
Sev, alabildiğine sev insanları, insanlar sevildiği için mutlu olsunlar, mutluluğundan razı gelsinler. Sevgiyi dağıtmakta da savurgan ol, mum gibi aydınlat etrafını kendin eriyip bitmeden.
Sonra çık bir seyirlik tepesine, seyret olanı biteni. Gördüklerin şaşkına çeviremez artık seni. Şaşırmamayı öğrenmişsindir, dağıtırken yağmalayanları görüp öğrenmişsindir. Sen damla damla içerken kendi musluğundan, sonuna kadar açıp da israf edenleri, ‘su akarken testiyi dolduranları’ görüp tanımışsındır. Tanırsın bilirim, verirken acı çekmediysen tanırsın, en iyi yalanlarını da bilirsin.
Sonra dön bir aynaya bak. Kime, neyi, ne için verdin? Hangi rızaydı gözettiğin? Kaçı geri dönecek, kaçı yiyip bitirecek beni diye içinden geçirdiğin?
Hülasa, hangi ağacı hangi amaçla diktin toprağa? Kaçı meyve verdi, kaçı kurudu elindeyken daha? Hangisinin dibine gözyaşı döktün, hangisi sarmaş dolaş oldu ruhunla?
Acaba hangi amaçla koyuldun yola?
Kaç kişi kaldı yanında ve sen kaç kişinin girebildin yüreğine?
Senden alıp gittikleri ne kazandırdı sana?
Yazın gölge hoş değildi, boş da değildi heyben, sen doldurdukça hüzünleri, biriktirdikçe verdiklerinden arta kalanları, üşümez ruhun en soğuk gecelerde bile!
Herkesin gitmek istediği yerdesindir gülüyorsa aynalar sana.
M’S
 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir