Doyumsuz bir fırtına öncesiydi
Ak düşmemiş saçlarına kına yakıyordu güneş
Kınamasınlar diye sevmeyi,
Kına yaksınlar diye sövmeyi öğrettiler sana
Dudak arasıydı izmaritlerin
Söndürülmemiş dudaklarının izi bulaşmamıştı tene
Alev salınırken gecede yıldızların aksi gibi
Duman fışkırıyordu tenden
Senden fışkırıyordu seslerden öte sözler
Ağzının içinde kelime kırıkları
Toplayan yok,
Çoktu dağıtan
Hicranına kulak asan da çoktu
Surat asanları saymazsak
Dünde kalmış gibi
Yarına hükmeden caziben vardı
Cazipti senden başka herkese
Çiçekler koparılmayı bekliyordu artık
Fırtına bekliyordu batmasını güneşin
Eli kulağında bir yağmur
Dili dudağında söz büküyordun sen
Aklına esen neyse
Her neyse ve her neredeyse yitirdiğin
Ben sende bulmaya
Seni bulmaya ahdetmiştim
Vitrin süsüydü şiirler
Hükmedercesine geceye
Aklımla bulamadığım tüm yollara
Fırtınayı rehber ederek çıktım
Güneş batarsa
Batarsa gemiler
Kasıp savuracaktı seni
Kasırga niyetine söz
Kül niyetine köz kalmıştı ocakta
Sonu gelmeyen
Hiç gelmeyen bir yarın gibi
Üstünü altına getirecekti dünyanın
Dilindeki utangaçlık bilmeyen
Bitmeyen şiirlerle…
 
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir