HÜZÜNLER ÇANTADA DAHA BİR HOŞ DURUYOR


HÜZÜNLER ÇANTADA DAHA BİR HOŞ DURUYOR

 

Bir gemi alacak bizi buralardan,

 

Bilinmez uzaklara yol alacağız, geride bırakarak hüzünleri, hüzünlenmeleri.

Dalgaların coştuğu anda geçeceğiz kendimizden, sakinleşmesi denizin, huzursuz edecek bizi, git gide daha bir dalacağız can simidi takmadan derinliklere.

 

Denizin dinginliği, dağların heybeti saracak benliğimizi.

 

Çam kokusu temizleyecek ciğerlerimizi içinde barındırdığı oksijeni ile yalınayak, ayaklarımıza dikenler bata bata koşacağız kırlarda.

 

Kalabalığa aldırmadan ayna tutup yüzümüze ne geçmişteki girdapları düşüneceğiz, ne gelecek kaygısını.

 

Biriktirdiğimiz hüzünleri ve biriktirdiğimiz paraları harcamanın en kolay yolu, salıvereceğiz kendimizi alabildiğine gailesiz.

 

Her yolu deneyip de içinden çıkılmaz duruma soktuğumuz sorunları denizin yüzeyine bırakıp, kendi kendisini halletmesini bekleyeceğiz, göreceğiz ki çok da umursanacak bir durum değilmiş girdaplarımız.

 

Yıllar önce ruhumuzu saran ve bizi kıvrandıran, gözyaşı akıttığımız sorunlara şimdi gülüp geçmiyor muyuz?

 

Zaman öyle bir ilaçtır ki hayal bile edemediğimiz sonuçları bize gösterdiğinde şaşırmaya bile fırsatımız olmuyor.

 

Kavgalar, çekişmeler, kırılan kalpler, sarsılan ruh, bıraktığımız zaman kendi haline, en derin yaralar bile iyileşiyor sabır-dua ikliminde.

 

Her yerimiz yarım kalan işlerin dağınıklığı ile dolu ise, kaygılar bize efendi biz de kaygılarımıza köle isek, ayaklarımıza bağladığımız prangalar koşmamıza engel teşkil ediyorsa… Bir daha düşünüp bu zaman zarfında geride bıraktığımız şeyleri düşünmemeyi öğrenmeliyiz. Valizimize almamamız gereken şeylerdir bunlar.

 

Sadece yaşayacağımız o an’a odaklanıp kaybettiklerimizin de kazanacaklarımızın da bizi huzursuz etmesine izin vermeden nitelikli bir tatil geçirmek.

 

Gündemde olup bitenler, orman yangınları, trafik kazaları, maganda kurşunları delip geçse de yüreğimizi, beynimizi sulandırmasına müsaade etmeden, ne televizyonun tahakkümü altına girip zindan etmek günü, ne uzayda yaşıyormuş gibi uzak kalmak yaşadığımız dünyadan.

 

Kulağımızda dinlendiren ve huzur veren bir müzik, elimizde bol bol mizahi malzemeler, yüzümüzde eksik olamaması gereken bir tebessüm… Ne dinleyeceğim diye düşünmeden, hayatla ve kendisi ile hatta en yakın çevresi ile dalga geçebilen bir Sezen Aksu klasiği “Deniz Yıldızı.” Alın ve dinleyin, kâh coşun kâh hüzünlenin, inanın bana kendinizle dalga geçince hayat daha bir çekilir hale geliyor.

 

Geride kalan işler ayak bağı olmasın, dönünce nasılsa gömüleceksindir o yoğunluğa, bari giderken gömülme. Hüzünler çantada daha bir hoş duruyor.

 

Denize salıverilen denizyıldızı için suya kavuşmak ne kadar ona hayat verse de, onu denize bırakan insanın iç huzurunu yaşamak, bizleri öyle mutlu edecek ki…

{fcomment}


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir