Hiçbir kalabalık asil değildir yalnızlık kadar.

Yalnızlığın yüzü sıcak, yalnızlığın koynu açtır. Yalnızlık kadar çekmez hiçbir şey içine beni.
Yalnızdır en güzel sözler, duvarda asılı bekler, kimse alıp içselleştiremez onu. Yıldızlar, yalnızdır ve çıkmak ister herkes yıldızlara.
Yalnızlık keşfedilmemiş bir koy gibidir. Gidilmemiş bir ülke. Talan edilmemiş bir yürek. Yalnızlığa yakılır en yanık türküler. Yalnızlıktan ilham alır tüm şairler.
Bitirilmemiş bir romanın sonunu getiremez bir yazar kavuştuğunda kalabalığa.
Şarkılar dillere pelesenk olmuyorsa artık, yalnızlık bitmiştir.
Yalnızlığı en çok postacılar sever, iş yükünden şikayetçi postacılar.
Dağ başında açan sümbül yalnızdır. Koparılmaz, acı çekmez sümbüller.
Kifayetsizdir çoğalmalar, sürç-i lisandır her seferinde. Kekeler zaman zaman kalabalıklar! Lakin seridir deyiş’leri yalnızlığın…
Dik durur, ayakları basar yere, yıkılmaz kolay kolay, kendini ele vermezse…
Dağ başındaki pınardan akan su gibi berraktır, kirletilmemiştir, işgale uğramamıştır. Kederleri sinesinde barındırır da, dökmez yüzünü öyle her şeye…
Valizi hazırdır her dem. Kendisine kurulan cömertlik tuzaklarını, ayaklarına serilen yolları, tatlı dilleri ve güler yüzleri bilmez. Tuzağa gerek yoktur, hiçbir kapana kısılmaz elleri.
Beklentisizdir. Kimseye ödeyecek bedeli yoktur. Hiç kimse bir hayır beklentisi içerisine girmez yalnızlıktan.
Kafasına göredir yaşam, yaşamın tüm zorluklarını göğüsleme işini tek başına görür. Elleri nasırlıdır, yüreği kıpır kıpır olmasa da.
Ateşi avuçlar da, görünce hayret edersiniz. Bir bakışıyla gündüzü geceye döndürür yalnızlık, bunu siz anlayamazsınız. Kıştır onun mevsimi, baharı benimsemeyişi dik kafalılığından ya da herkes gibi olmayışından değildir.
En zifiri karanlığını bekler gecenin dalmak için uykuya. Herkese sabah ona akşamdır artık.
Yol bilmez, yordam bilmez bir beyni vardır, beynini kiraya vermiştir kalıcı olarak kalabalıklara, kalabalıklar beynini işgale hazırlanırken o yüreğiyle tenhadır. Yüreği tenhadır. Bozulmamıştır. Bozulmuştur aslında beyni, yüreğine söz geçirememiştir. O yüzden kiraya vermiştir, belki satmıştır yalnızlık karşılığında. Pazarlıksız, üstü kalsın demiştir. Üstüne kalsın.
Söz isteyecek olmuş, bir söz, tek cümle… Verilen sözlerin tutulmadığını avuçladığı ateşe bakarak fark edince vazgeçmiştir, beynini satarken yalnızlık karşılığı isteyeceği sözden.
Turnayı gözünden vurmak isteyecek kadar bencilmiş aslında, çok da yakışıyormuş bencillik, turnayı vurmuş ama başından vurmuş, gözünden vurmak nasip olmamış, gözlerine bakınca, gözlerin de ne kadar yalancı olduğunu görünce, nasip olmamış vurmak gözünden turnayı.
İyi ki de nasip olmamış. Nasipsizlik de çok yakışıyormuş, kimsesizlik de öyle. Kalabalıklardan daha asil, daha az yorucu ve daha az ürkek.
Susmakmış zor olan esasında, susmakmış var olabilmek.
{fcomment}

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir