Ben'cil Başarı Eğreti Durur


 

 

 

BEN’CİL BAŞARI EĞRETİ DURUR

“Sil baştan başlamak gerek bazen, hayatı sıfırlamak.” Diyor ya şarkıda…

Bir tıkanmışlığın, bir kilitlenmenin, bir kalplerde yer edinememenin dışa yansımasıdır bu.

Çalışırsın, elinde avucunda ne varsa harcarsın, gece demez gündüz demez kendini heba edersin ama olmaz.

 

Somut ve maddi sonuçlar alabilirsin lakin iç huzurun eksiktir. Bir dağı aşacaksındır, dağı yerle bir edeceksindir, denizleri yol bile edeceksindir belki de…

Kendine bir dalkavuk bile bulmuşundur, ya da boynuna ip bağladığın bir keçi, her dediğini onaylayacak…

Çoban hikâyesini bileniniz vardır:

Koyunları otlatmaya giderken azık almayıp yanına akşama kadar aç kalıp eve döndüğünde, hanım, köylüler ne dedi, ne düşündüler diye sorar çoban, hanım da muziptir; köylüler, sen aç kaldın diye akşama kadar karalar bağladılar, der.

Sevinir buna çoban, yarın ayakkabısız gideceğim der, akşam döner ve hanım yine aynı ifadeleri kullanır.

Çobanın amacı enaniyetini kabartmaktır, köylülerin durumdan zerre kadar haberi olmaz. Kimsenin de umurunda değildir çobanın koyunları aç mı tok mu otlatmaya gittiği…

İnsanların kalbinde yer etmek istiyorsan, yaptığın işten verim alıp iç huzuru yaşamak istiyorsan, yapılan işe şapka çıkartılmasını bekliyorsan…

Önce kendine güveneceksin, komplekslerinden sıyrılacaksın, özgüven sahibi olacaksın.

“Kendine güveni olmayan insanlar övülmek ister” derler.

Övülmek için değil, aferin almak için değil, öne çıkmak için değil, beklentisiz, çıkar gözetmeden hareket etmek zorundasın.

Gün gelir temelini riya ile attığın o bina ne kadar yüksek olursa olsun, çöker üstüne. Altında kalırsın, binanın altında, enaniyetinin altında, bencilliğinin, egonun, kompleksinin altında kalırsın. Kimse sana aferin demez, çalıştı, çabaladı demez.

O kadar iş yapıyoruz, hala göze giremedik, hala insanlar beğenmiyor yaptığımız işi, diye hayıflanırsın.

Dilde kalabilirsin, gönüllere asla giremezsin. Makamın itibarıyla belki üç beş kişi gülümser yüzüne ardından güldükleri gibi.

Kendine güldürürsün, kendi kendini dışlatırsın, sonra da oturup alır sazı eline, sil baştan başlamak gerek bazen, dersin.

Nereden başlarsan başla, ne yaparsan yap, formül yanlış olduğu için, sonuç yine aynı kalır. Hüsrandır. Yenilgidir. Huzursuzluktur.

Hevesin de, heyecanın da, şevkin de kırılır.

Kendine ördüğün o bencillik duvarı seni bir köşede tek başına bırakıverir. İyi insanların yalnızlığı gibi değildir senin yalnızlığın, onlarınki nitelikli yalnızlıktır, onlar bilgelikleri yüzünden, dünyaya değer vermedikleri yüzünden yalnız kalırlar, oysa sen, bilmediğin halde, en iyisini kendin bildiğini zannettiğin için, sahte, işe yaramaz bir yalnızlığa gark olursun.

Avunacak bahaneler bulabilirsin elbet. Kendini temize çıkartabilirsin, birilerine kendini anlatırken onları ikna edebilirsin.

Allah’ın değil de insanların rızasını gözettiğin her işte, herkesi ikna etsen bile;

Kendini ikna edemezsin!

mustafasus@hotmail.com

{fcomment}

 

 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir