KAYBETMENİN KAZANCI (Öykü)
Kaybetmekten korkan, titrek elleri tutmak cesaret isterdi…
Üstüne ciddi bir yük alacağının bilincinde olan herkes bu cesur davranışı sergilemek istemezdi.
Her ikisi de korkak oluyordu bu durumda.
Birisi kaybetmekten korkuyor diğeri risk almaktan…
İki korkağın, iki iş bilmezin, iki ürkek insanın hüzünlü olurdu hikayesi.
Hüzünlü ama dile gelmeyen, dile düşmeyen hikayeler… Yaşanmış fakat bilinmedik hikayeler. En hüzünlü olanlar da bu tür hikayeler aslında. Dile gelmesine gerek de yoktu belki de.
Deniz kenarına gidin sahilde bir bankta tek başına oturan insanları izleyin, onlar korkak olanlardır.
Sevinçli, mutlu çiftlere bakın, onlar cesur olanlardır.
Cesur olanların yaşantısı yazılmamış da olsa gözümüze sokulan ama kalıcı olmayan hikayelerden ibarettir.
Sonuca odaklı, yaşanmış, tepelenmiş, hor kullanılmış ilişkilerin sahici hikayeleri olmaz zaten. Cesaretin en kötü yanı da budur!
Kaybetmekten korkan insanların yufkadır yüreği. Kendine güveni o yüzden yoktur. Yüreği yufka olan bir insan dünya güzeli de olsa kendisini çirkin zannedebilir. Gittikçe duvarlar yükselir etrafında. Duvar örmeye harcadığı vakti, özgüven kazanmaya ayırsa, kendine güvenmeyi öğrenmeye ayırsa bilinir ki, duvar yıkılacaktır kendiliğinden.
Boşver, kalsın öylece der deniz.
Sen gelip beni izlemeye devam et.
Dalgalarla nasıl boğuştuğumu gör!
Dipte fırtınalar koparken
Üzerimden tonlarca gemiler geçerken
Milyarlarca canlıyı sinemde barındırırken
Nasıl da sakin olduğumu gör!
Rüzgâr basarsa kuyruğuma
Yağmur yumaya çalışırsa yüzümü
Sarsmaya heves ederse fay hatları
Ağzından ateş saçan canavar gibi
Dünyayı nasıl alt üst ettiğimi gör!
Denize kulak verir korkak, korkaklığından olsa gerek. Değişmez, değişmeyi düşünmez.
”Öğrenilmiştir artık korkaklığı, çaresizliği!”
Yeni bir şey öğrenmeye gerek de yok. Yazılmamış en hüzünlü hikayelerin isimsiz kahramanı olmak varken ne gerek var üç günlük dünyada zevkin, sefanın, cesaretin parlatıcı yanına kapılıp gitmeye?
”Ellerine bakma!
Baktıkça için titriyor biliyorum. Gözlerinin feri gitmiş, kalabalığın içine içine girip saklamaya çalışıyorsun kendini. Kimse yazmasın diye hikayeni kaçıyorsun gözlerden!
Oysa sen, eline kalem almadan, kendin yazıyorsun kendi hikayeni!”
Korkak insan, korkaklığından korkmuyor!
Aman Allah’ım! Bu ne cesaret?
Uzatmıyo elini kimseye, titriyor elleri!
Yükünü almak istemeyen kişinin yüzüne bakıyor, onun da yüzünden kendi korkaklığı akıyor.
Her gece parasının akıbetine kafayı takarak huzurlu bir uykuya muhtaç zengin gibi olmak istemiyor ikisi de!
”Gemi dursun limanda, ne gereği var dalgalarla boğuşmanın?”
M’S